Genel

Küfürlülük

5.sınıfa gidiyordum ve sınıfta hayatında daha önce hiç küfür etmemiş 2 erkekten biriydim. Toplum içinde küfür etmek bir yana, içimden bile küfür etmemiştim. Diğer küfür etmeyen kişi ise arkadaşım Sergen’di. Sergen’i benden ayıran özelliği ise çok daha uslu bir öğrenci olmasıydı. Öyle ki Sergen, “salak, aptal, gerizekalı gibi küfür sayılamayacak argo kelimeleri bile kullanmıyordu. Tam bir süper küfürsüzdü. Ayrıca sınıfta en güvenilen kişilerden biriydi. Anlaşmaya varılamayan bir durum olduğunda konu direkt onun huzuruna taşınır, “Sergen sence kim haklı?” diye ona sorulurdu. Bir gün beden eğitimi dersinde maç yaparken Sergen’in hakki yenilmiş, çok sinirlenen Sergen “naaahhhhh” diye bağırmıştı. Ufak sessizlikten sonra herkes kahkahalara boğuldu ve Sergen’in yüzü kızardı. O gün acaba Sergenin küfüre başlangıcının ilk adimi mi diye düşünmüştüm ama sergen beni yanılttı ve sonraki günlerde eski küfürsüz kariyerine devam etti. Hayatına küfürsüz olarak devam etmeyi seçmişti. Su an bile küfür ettiğini düşünmüyorum.

Küfür etmemek Sergen kadar benim de çok isime yarıyordu, sınıfta sözü geçen biriydim. Hatta başkanlık seçimi öncesindeki son tenefüste erkekleri toplayıp bu seçimde bana oy vermelerini, karşılığında tahtaya hiçbir erkek isminin yazılmayacağını, kız egemenliğine son vereceğimizi söyledim. Her sene bir kız başkan oluyordu ve kendi hemcinslerini kolluyordu. Onlara bu saltanatı yıkmamız gerektiği duygusunu aşıladım. Gaza gelen arkadaşlarım önerimi kabul etti. Seçimde bazı kızların da oyunu alarak açık ara farkla başkan olmuştum. Küfürsüz başkandım. Tam bir örnek öğrenciydim, üstelik sınıfın en başarılı öğrencilerinden biriydim. Fakat kafamda bir soru işareti vardi. Ne zaman küfür edecektim?

3.sınıfa giden kardeşim yaklaşık 2 haftadır küfür ediyordu ve küfür dağarcığı oldukça gelişmişti. Küfür ederken tonlamaları iyi yapıyor ve 10’dan fazla farklı küfür edebiliyordu. Ona rağmen ben, bazı durumlarda küfür etmeyi çok istesem de bir türlü bunu arkadaşlarıma açamamıştım. Çünkü herkes beni terbiyeli olarak görüyordu. Kızlar hep örnek öğrenci olarak gösteriyor, bazı olaylarda suçlu olsam bile “Aykut yapmamıştır diyorlardı. Çünkü küfür etmiyordum ve küfür bile etmeyen birinin suç işlemesi imkansız gibiydi. Küfürsüzlük süperdi, küfürsüzlük bir anlamda kurtuluş noktamdı. Ama bunca güzelliklerine rağmen küfür etmenin o doyumsuz hazzına ulaşabilmeyi çok istiyordum. Bu isteğim bir süre sonra sapkınlık haline geldi. Küfür eden arkadaşlarımı hayranlıkla izleyip evde kendi kendime küfür provaları yapmaya başlamıştım. Sonunda küfür etmeye karar verdim. Planım basitti. İlk olarak kardeşimin yanında küfür edip daha sonra topluma açılacaktım. Adeta Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemindeki büyüme politikasını izliyordum. Kardeşimin yanında küfür etmek için bir hazırlık yapmadım, bir anlık tepkiyle ilk küfürümü edecektim. Yoktan bir tartışma çıkarıp ilk küfürümü yapıştırdım. Ben de Sergen gibi hafif bir küfür olan nah ile başlamıştım. Hatta bu küfür bile değil ama o zamanlar küfür gibi geliyordu. Küfürün verdiği his gerçekten de harikaydı. Kardeşim heyecanımı gözlerimden okumuş olmalı ki, sevincimi benle paylaşırcasına destek verdi. Bu tepkisinin verdiği gazla şımarıp bir küfür daha ettim. Bir süre kardeşimle küfürleştik, resmen küfürbaz kardeşlerdik. Bizden yaramazı yoktu.

Yemekten sonra yatağıma yatıp ertesi günü düşündüm. Okulda nasıl hareket edeceğimi planlamıştım. Küfüre ikinci adımımı kızların içinde değil de küfür eden erkek arkadaşlarımın içinde atmaya karar verdim. Fakat bunun da fazla olacağını düşünerek sadece 1 kisinin yanında küfür etmeye başlamaya karar verdim. Daha sonra halkayı genişletip halka açılacaktım. Hatta öğretmenlerin bile öğrenmesini istiyordum. Hedef olarak küfürbaz birini seçmeye karar verdim. İşin ustası olduğundan onun vereceği tepki önemliydi. İncelemelerim sonucunda hedef olarak Ali Rıza’yı seçtim. Sınıfın en küfürbazı olmasa da işin ustalarından biriydi ve aramız da çok iyiydi. Öğlen arasından önceki son tenefüste o zamanlar popüler olan futbolcu kartları ile oynuyorduk. İlk başlarda kazansam da art arda kaybetmeye başladım. Elimdeki son kartımı da havada çarpıştırdım ve Ali Güneş’in yüzü yere serildi. Kaybetmiştim. İşte simdi küfür zamanıydı. Ali Rıza sevinç içinde aceleyle yere eğilip kazandığı kartları toplarken üzgün bir ses tonuyla küfürümü ettim. “Hay s.kicem yaa”. Yukarı kalkan Ali Rıza “vay bee sen de mi küfüre başladın…” şeklinde bir tepki verdi. Şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Zafer kazanmışcasına ve sanki yıllardır küfür ediyormuşum gibi “ne var oğlum” dedim. Küfür ettiğim önce Ali Rıza’dan diğer erkek arkadaşlarıma, sonra erkeklerden kızlara yayıldı. Küfürlülüğüm dilden dile dolaşıyordu. Zafer benimdi. Artık ben de küfürcüler listesindeydim. O gün doyasıya küfür ettikten sonra eve gelip hemen uyudum. Küfürsüzlük güzeldi, küfürlülük daha da güzeldi…

Yazar Hakkında

Aykut Başyiğit

2012 yılından beri SEO ve Dijital Pazarlama ile ilgileniyorum. Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisiyim. Aynı zamanda SEO ajansım üzerinden kurumsal firmalara danışmanlık hizmeti sağlıyorum.

Yorum Yaz